6098 sayılı Borçlar
Kanunu’nun 344. Maddesi üretici fiyatlarını kira artışı için akdi endeks olarak
belirlemektedir. Söz konusu maddede belirtildiği üzere “tarafların yenilenen
kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki
kira yılında üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla”
geçerli olacaktır. Her ne kadar 6353 Sayılı Yasa’nın 53’üncü maddesi bu
düzenlemeyi 2020 yılına kadar ertelese de, değişiklik olmadığı müddetçe kira
artışları ÜFE’ye göre belirlenecektir.
Yasanın bu şekilde
düzenlenmesinin gerekçesini anlamak güç değil. Yasanın kira ile ilgili kısmı,
yasanın hazırlandığı dönemde sıkça dile getirildiği gibi kiracının korunması
niyetiyle hazırlanmıştır. 11 Ocak 2011 tarihinde TCMB’de kabul edildiği
düşünülürse, yasa taslağının hazırlandığı ve Meclis ilgili komitesinde
görüşüldüğü süre boyunca ÜFE
enflasyonunun TÜFE enflasyonunun altında olduğu görülecektir. Hatta 2009 yılının
ikinci ve üçüncü çeyrekleri boyunca ÜFE’de deflasyon dahi tecrübe edilmiştir.
Grafik 1 - Yasanın hazırlık döneminde ÜFE vs.
TÜFE
Ayrıca gerçekten de son
10 yılda ÜFE enflasyonunun TÜFE enflasyonunda daha az arttığı görülmektedir.
Aylık bazda değerlendirildiğinde 2005 Ocak-2013 Aralık ayları arasındaki 108
aydan 41’inde (yüzde 38) ÜFE artışı TÜFE artışından fazla olmuştur.
Grafik 2 - 2005 Ocak-2013 Aralık
ayları arasında diğer endekse göre daha yüksek artış görülen ayların oranı
Bu şekilde
düşünüldüğünde yasal düzenleme (eğer örtük bir şekilde kabul ettiğimiz gibi
kiracıyı koruma amcını taşıyorsa) kağıt üzerinde amacına hizme etmektedir.
Oysa ÜFE ve TÜFE
endeksleri tanımları gereği özellikle kriz dönemlerinde ters yönlü harket
edebilmektedir. Tüketici fiyatları talep artışıyla arttığı için ekonomik
büyümeye daha paralel hareket etmektedir. Yani büyümenin olduğu dönemde taleple
birlikte TÜFE enflasyonu da artmakta, tersi dönemlerde ise daralan talep
fiyatları aşağı yönlü etkilemektedir. Oysa ÜFE hammadde ve emtia fiyatlarından
ve döviz hareketlerinden daha fazla etkilendiği için ekonomik büyümeyle
ilişkisi konjonktür karşıtı (counter cyclical) olabilmektedir. Üstelik ÜFE’nin
volatilitesi de TÜFE’ye göre daha yüksek görünmektedir.
Grafik 3 - 2005 Ocak-2013 Aralık
ayları arasında ÜFE vs. TÜFE
Bu durumun ekonomik
yorumu şudur: 2013 yılının Aralık sonundan itibaren olduğu gibi işlerin kötü
gittiği dönemlerde, yani dövizin arttığı, ekonomik büyümenin, istihdamın ve
gelirin azaldığı dönemde kiracıdan yüksek kira artışı talep edilecektir. Daha
açık bir ifadeyle kiracının ödeme gücünün düşmesi, kira artış talebinin artması
anlamına gelecektir. Dolayısıyla böyle dönemlerde evsahipleri ya yasada
öngörülen artışı alamayacak ya da yasanın davet ettiği haliyle çözüm
mahkemlerde aranacaktır. Yasanın ÜFE’yi işaret etmesi ise kiracıları mağdur
edecektir.
Öte yandan ekonominin
iyi olduğu dönemlerde ise ÜFE enflasyonunun düşük olması sebebiyle ev sahipleri
ekonomik büyüme paralelinde gelir artışı sağlayamayacaktır.
Ufak bir ayrıntı gibi görünen bu düzenleme hem
ekonomik fayda getirmemekte hem de toplumsal gerginliği artırma ihtimali
taşımaktadır. İlgililere duyurulur!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder